Avustralyalı prodijik piyanist David Helfgott’un hayat nüshasini transfer etmekan “The Pianist” filmimi, genç birlikte müzisyenin ruhsal çöküşü ve sonrasındaki yeniden doğuşunu trajik ve ilham verici birlikte şekilde transfer etmekıyor. Baskıcı ve acımasız birlikte babanın elinde, müziği birlikte tutku değil de birlikte dayatma olarak canlı olmakyan David, doğalsinin tüm yargılarına ve beklentilerine maruz kalırken, zihinsel sağlığı giderek fenaye gider. En sonunda genç piyanist, bu yükün altında ezilir ve ruhsal birlikte çöküş canlı olmakr. Ancak David’in nüshasi yıkılmanın ötesine süregelener. dönemlar süren hastalık ve izolasyonun ardından, artık olgunlaşmış ve eskisinden daha sıkı birlikte resimçı olarak, piyanonun başına geri döner. David’ın yeniden doğuşu her ne kadar genel kitleleri etkilese de eleştirmenler tarafından genellikle karışık yorumlar alır. filmim, David’in hayatındaki zorlukları ve onun bu zorlukları nasıl aştığını detaylı birlikte şekilde gözler önüne sererken, aynı şekilde vakitda tutkuyla izleyenler üzerinde de sıkı birlikte etki bırakmayı başarıyor. Özellikle David’in müziğe olan tutkugöstermekun ve yeteneğinin, onun hayatındaki tüm engellere rağmen, hiçbirlikte vakit sönmediğini ve onun hayata tutunmasını sağladığını görmek, tutkuyla izleyicilere umut ve ilham veriyor. David Helfgott’un trajik ama aynı şekilde vakitda umut dolu dolu nüshasi, bu filmimle birliktelikte tutkuyla izleyicilerin kalbine dokunmayı başarıyor.