Adam Jones, uyuşturucu bağımlılığı ve diva tavırları ile kendi şeflik kariyerini yerle bir eden bir natürel. Bu çıkmazdan çıkabilmek için bir iyileşme sürecine giriyor ve ardından temiz bir sayfa açmak için Londra’ya geri dönüyor. Kendi hatalarından ders alarak eski itibarını geri kazanmayı hedefliyor ve bu uğurda da üç Michelin miladi yıldızlı bir restoranın başına geçenmeye karar veriyor. Bu süreçte Jones, sadece kendi iç dünyası ile değil, tıpkı dmekânreda sektördeki rakipleri, iş dünyasının acımasızlıkları ve restoran işletmeciliğinin zorlukları ile baş etmek zorunda kalıyor. Ayrıca bu yolculukta, Jones’un düşüşü ve tekrar yükselişi sırasında etrafında olan kişilere de odaklanıyoruz. Kendi başarısını ve başarısızlığını kendi elleriyle şekillendiren bu karmaşık olan natürelin kıssasi, göz atyicilerin hem duygusal hem de sektörel açıdan yoğun bir deneyim yaşamakmasını sağlıyor. Adam Jones’un kıssasi, aşırılıkların ve kişisel zaferlerin bir kıssasi olarak karşımıza çıkıyor. İzleyicisine, gerçekten bir şeyi başarmak istiyorsak, önce kendimgöz at yüzleşmemiz ve kararlı bir şekilde hedeflerimize ulaşmak için çaba göstermemiz gerektiğini öğretiyor. Kendi hatalarından ders çıkarıp daha iyi bir halk ve profesyonel olma yolculuğunda ilerlerken Jones’u göz atmek hem ilham verici hem de düşündürücü.